Saturday, September 7, 2013

yine yeni yeniden...


Ayagimiz cok ugurlu! Burada hangi eve tasindiysak senesine kalmadan satista... Gecen evsahibi Japonya'dan oglum gelecek dedi, ciktik, haftasina ev satildi. meger oglu emlakciymis... Bu seferki evimiz acik arttirmada...yarim milyon dolari verenin elinde kaliyo... milyon dolarciklarimiz olmadigi icin bizim elimizde kalamadi... Iki sene icindeki ucuncu evimize tasinma asamasindayiz... Kutu kutu pense, elmami yerse durumu hakim evde bu aralar. Kutulardaki en kucuk bosluklari, tetristeki bloklari yerlestirir gibi itinayla dolduruyorum, cikacak dortlu uzun cubuklari dort gozle bekliyorum.

Ote yandan, buyuk tasinmaya iki elin parmagindan az gun kalmisken, esimden gelen "cok guzel kar varmis, dagda yuruyuse gidelim mi?" sorusuna karsilik bes dakika sonra kapida hazir bekliyorsam, ev hanimligi kimligimi oturup bir sorgulamam gerekir... ama ben biliyorum ki isleri halletme yetenegim yumurta ve kapi denklemiyle dogru orantili... muhtac oldugum motivasyon damarlarimdaki asil Turk genlerinde mevcut. 





Monday, July 8, 2013

Buralara yaz gunu kar yagiyor canim...



Sevgili gunluk, 

Aralik ayinin yaz sayilmasi ve yilbasinin deniz sezonuna denk gelmesi ile ilgili hic bir problemim yok, hatta hastasiyiz.... lakin benim derdim tamamen Temmuz'la... Her ne kadar burada iki koca yili devirmis olsakta, Temmuz ayinin kis ortasina denk gelmesine aklim alissa, bunyem isyan ediyor. Bir de buna esin dostun ekranlarimiza yansiyan kumsal, deniz, gunes ucgeninde cekilmis resimleri eklenince hasetlik katsayim yuzde besbin artabiliyor...

Ama tabi simdi benim kazak giyiyor olmam, yakinda bikini giymeyecegim anlamina gelmez! hatta ve hattaaa bunun ilahi bir sinyali olabilir.

Geri sayim basladi... siz deyin uc, ben diyim bes vakte kadar uzuuuun bir yola gidiyoruz... 

Hadi hayirlisi :)







Tuesday, February 5, 2013

Ceviz agaci


[image]

Yillar suren ve olumle yogrulmus bir savasin ardindan, barisi oylesine onare eden bu anlamli ve icten sozler sanki kitalari birlestirmis, uzaklari yakin etmis arkada kalanlar icin... Yillar sonra bile, olumune savastigi ve karsisinda yuzlerbinlerce askerini kaybettigi bir ulkenin lideri boyle saygiyla anilabiliyor dunyanin bir ucundaki topraklarda... Yeni zelanda'nin baskentinin gobeginde bulunan Ataturk Parki, sadece kendi ulkesi tarafindan degil dunyaca takdir edilip, saygi duyulan bir dunya liderini agirliyor aslinda... Parkin konumu, Gelibolu yarimadasina benzerligi dikkate alinarak ozenle secilmis. Parkin ortasinda bulunan Ataturk bustu de Canakkale bogazina benzeyen, Cook Gecidine bakan yamacin uzerine yerlestirilmis. Bustun hemen altindaki yildiz seklindeki mermer ise Canakkale'nin Anzak koyundan getirilmis bir avuc topragi barindiriyor.                
                                   [image]


Acaba dunyanin herhangi bir yerinde, herhangi bir baska lider, kendine karsi savasan insanlar tarafindan boyle hatirlanip, aniliyor mudur?

                            [image]

Map of the business location

Wednesday, January 30, 2013

Geri sayim


Merhaba, kiwi damat burada!

Buyuk haber! Esimin anne-baba yakinda ziyarete geliyor. Biz cok heyecanliyiz cunku biz kavaltinda yine corba yiyoruz. Ben corba seviyorum :)

Biz cok planlar yapdik. Gercektan, cok guzel yerlere gidiyoruz. Hava cok guzel bu yaz. Ben esimin anne-babasi seviyor yeni zealanda biliyorum. Biz onlara gostermek bizim yeni dunya istiyoruz. 

Haberler yakinda geliyor...

Sunday, January 20, 2013

Rastgele

Bir cuma gunu ogleden sonra isi asmanin verdigi dayanilmaz hafiflikle Wellington kiyilarindan acildik denize. Is yerinden 20 kisilik bir grup, o gun balikci teknesinde cocuklar gibi sendik. Amac eve balik dolu bir torbayla donmek iken, kilif calisma arkadaslarimizla olan takim ruhunu gelistirmekti (!). Dolayisiyla bu isi bilen bilmeyen, seven ya da denemek isteyen katilmisti gruba. Bir trakyali olarak cok balik yemisligim vardir, ama is balik yakalamaya gelince bilgim teoriden oteye gecmez. Tabi olayin boyutu Marmara denizinden, guney Pasifik okyanusuna tasininca, teorideki bilgim de solda sifir kalabiliyor.

Neyse, motivasyonumuz artsin, isi sallamaya birakmayalim diye olsa gerek; ilk, en buyuk ve en cok balik yakalayana odul verilmesi kararlastirildi. Ilk yarim saat kimseden tik cikmadi. kaptan burda balik yemiyor bahanesiyle motoru az oteye kaydirdi. herkes nefesleri tutmus, ilk cikacak baligi ve daha da onemlisi nasil bisi oldugunu beklerken, gruba aile kategorisinden katilan 8 yasindaki Jason, kendisiylen ayni boy bir kutleyi cekiverdi tekneye (tabi iki kisinin yardimiyla). Bu neidugu belirsiz suratli hayvanin "fil baligi' denilen bir cins kopek baligi oldugunu ogrendik bilge kaptanimizdan. Boylelikle, Jason bir oltayla iki kus vurmus, gunun ilk ve en buyuk baligi oscarlarini eve goturmeyi basarmisti.
Bense gunun skoruna kirlangictan hallice iki "gurnard" baligi ve turkcesini benim, muhtemelen de kimsenin bilmedigi, uc balikla katildim. Bir tane daha yakalasam gunun sampiyonu bile olabilirdim ama Jason bu kategoride de herkese toz attirdi. Acemi sansimiydi, bir bildigimi vardi pek cozemedim ama olayin genetik olmadigi kesindi. Babasinin gunun sonunda hic balik yakalayamamis tek kisi olmasi bunun su goturmez kanitiydi.


Gunun hasilati ortada toplandi, kaptan ve yaveri tarafindan temizlendi, filato edildi ve herkese esit olarak paylastirildi. Kisa gunun kari elliye yakin balikti, eee daaha ne olsundu! Kararan havanin esliginde mehtabi izleyerek evimize donerken, bizim ailenin tartisilan skoru ise 5-4'tu :)






Sunday, January 6, 2013

I have two tickets to paradise***


Sevgili gunluk,

Kozmik Yeni Zelanda ulkesinde gunler isik hiziyla mi geciyor, yoksa ben mi tospaa algisiyla yasiyorum bilinmez ama koskoca bir yil ne zaman gecti de gitti, giderken bana niye bisi demedi bilemiyorum. Oysaki ucaktan indigimiz gunu dun gibi hatirliyorum. Turkiye gunesinde bronzlasmis tenimize lapa lapa yagan karla karsilamisti Palmy sehri bizi... simdi ise yeni bir yila yine arap baci kivaminda giriyoruz.

Yeni yilin yeni acilimini guney adasindan denize acilarak gerceklestirdik. Oyle gemi, vapur, yelken filan degil, basbayagi kurekle acilmaktan bahsediyorum. Malumunuz Yeni Zelanda ulkesi kuzey ve guney olmak uzere iki ayri adaciktan olusmakta... Guney adasinin en kuzeyine gelen noktada, Abel Tasman adi ile bilinen dogal park bulunmakta, zira usenmeyip sayarsaniz ulkenin yuzde 40'i zaten dogal park. Siddetli tavsiye uzerine bu yil, yilbasini dogada gecirmeye karar verdik. Insanoglunun havai fisek teknolojisinde geldigi son noktaya gecen yil Sydney'de gozlerimizle sahit olmustuk. bu sene ise tersine gozlerden ve havai fiseklerden uzak bir yeni yil planladik, amma velakin kazin ayagi oyle olmadi. Hedef noktasina ilk vardigimizda, Alamanya il sinirini gecmis gibi oluverdik. rastladigimiz 10 sahsiyetten 9'u, bilemedin 10'u doyclandli kardeslerimizdi.

Neyse gelelim konumuza. Sabah altibucuk itibariylen uyanilmis, yuzde almis faaliyet gosteren gozlerin capaklari ovusturularak kayak merkezinin yolu tutulmustu. Hava serin, goz alabildigine bulutlu ve saganak yagisliydi. Ilk once kayak hocamiz, Daniel, dalgalarla karsi karsiya kaldigimizda, kayak uzerinde kalabilmenin 10 altin kuralini anlatti... takriben otuz dakka. yagmurdan sirilsiklam olarak dinledik... takriben otuz dakka. alabora olursak o ankinden daha fazla islanip islanamayacagimizi sordum Daniele. tabi icimden...

Giydigimiz balerinadan hallice yuzucu kiyafetinin eteklerini kayaga sikica tutturarak belden asagi uzuvlarimizin kuru kalmasini, daha da onemlisi kayagin suyla dolup batmamasini garantiledik. Kureklerimizi cekerek derin denizlere dogru yol alirken, yaz de gercek yuzunu gostermeye baslamisti. Piril piril parlayan gunesin altinda, denizin mavisi daha da bi mavi, sahilin manzarasi ise daha bi muhtesemdi.


Tabiki sadece Alaman kardeslerimiz yoktu ortalikta. adanin yerlileri de resmi gecitte toren yerini almislardi. Fok baliklariyla oynayip, kayagin altindan saga sola gecislerini seyrederken, makinenin suya dusmemesi icin turlu akrobatik sebekliklerde bulunduk.

Her ne kadar bir issiz adaya dusmus Robinson Crusoe kadar olamasakta, kayagi kiyiya yanastirip, kaptanin seyir defterine gordugumuz guzellikleri not ettik. aslinda kaptan o isi yaparken ben kendimi denizin serin sularina birakmistim.


Bes saatlik kurek macerasinin sonunda, arabayi park ettigimiz noktadan 12.8 km kadar uzakliktaydik. Bu demek oluyordu ki, 4 saatlik bir yuruyus parkurunun baslangic noktasindaydik. Sefer taslarimizi doldurdugumuz cantalarimizi sirtlayip kendimizi ormanin icine biraktik. Yurudukce, patika 45 derecelik aciyla zirveye dogru yukseliyor, yukseldikce manzara daha da bir guzellesiyordu.



Park yerinde oniki saati asan suredir bekleyen aracimiza vardigimizda akillanmis miydik? zannetmem! ertesi gun bir 6 saatlik parkuru daha yuruyerek gezmek uzere Abel tasmanin yolunu tuttuk :) 

Onlar ermis muradina, biz bakalim 2013'te "bucket list" imize atilacak tiklere...

Herkese mutlu, guzel bir yeni yil olsun...