Monday, March 3, 2014

Tarihte bugun



Yil 1983. Ay yada gun belli degil, zaten onemli de degil. Olayin baskahramaniyim ama konu hakkinda en ufak bir hatiram yok, sadece anlatilanlarin yalancisiyim. Bir yaz aksami bir yerlerde balik yiyoruz. Kendini bilmez kilcigin biri gelip takiliyor bogazima. basiyorum yaygarayi... ekmek ve bilimum diger kati yiyecekler yediriliyor, hop hop kucakta oynatiliyor, agucukta gugucuk falan filan... bende dur durak yok, kendime gosterilen ilginin verdigi simarmislikla, napsak ne etsek diye dort donen kalabaligi umursamiyorum... kesmiyorum aglamayi...bu boyle uzunca bir sure gidiyor... taa ki oradaki amcalardan biri bana bir paket cikolata uzatana kadar... O an gozlerimde olusan isildama ve bogazimdaki buyuk yutkunmayla kilcik milcik kalmiyor geride. hayatim kurtuluyor! 

Yil 2013. Mart'in 4'u, saat 8:15 sulari... Olayin baskahramani yine benim ve bu sefer hersey cok net. Senaryodaki ikinci basrol ise mercan baligi... afiyetle yiyoruz baligimizi...derken olan oluyor! Hadise yukaridakinin ayni, ama bu seferki kilcik o kilciga benzemiyor. Yukaridaki hikayeyi cok iyi bilen esim tedaviye once cikolatayla basliyor... Bir paket cikolatayi indiriyorum mideye... tik yok! Arkasindan bir somun ekmek, (ve internet sagolsun) alternatif tibbin butun onerilerini dinleyerek evde ne varsa yiyorum. Hersey mideye gidiyor da bir tek benim kilcik bana misin demiyor... Boyle bir durumda yapilacak en mantikli sey neyse onu yapiyorum... uyuyim yarina gecer diyorum.

Sabah gozlerim faltasi seklinde uyaniyorum, cunku artik ne yutkunmak ne konusabilmek mumkun...solugu hastanede aliyoruz. Doktor bakiyor, bakiyor, bakiyor... kamera sokmamiz lazim diyor... sokalim diyorum... kameranin nerden girecegini dusunmeden... zaten acidan dusunme yetenegimi de kaybetmis durumdayim. Uzunca bir hortum geliyor, hortumun icinde minnacik bir kamera... Burundan derin derin nefes al, bunu iceri itecegiz diyor doktor... yok yeeaaa demek istiyorum ama sesim cikmiyor... Uzunca hortumun burundan girisini, uzuuunca izliyorum. Icimden bir alien cikacakmis havasi var ortamda. Uc doktor ekranda canli yayin kilcigimi izleyip egleniyorlar. Sagli sollu batmis alcak onicin cikmasi imkansizmis diyor doktor...ve hemen almazsak nefes borusuna kadar yolu var diye ekliyor... bu guzel haberi duymaktan mi, basimda duran cebellah uc doktordan mi, yoksa burnumdan uzayan hortumdan mi bilinmez, ay doktorcuum bana bisiler oluyor derken gozlerim karariyor. Ikinci sahne yatar koltukta basliyor... daha buyuk bir hortum getirdik, kameraya ilistirilmis cimbiz aparatiyla, bu sefer kesin alacagiz diyor doktor... Ama o daha irice hortumun burnumdan nasil gececegine dair detay vermiyor... Tam 45 dakika boyle birisi burnumdan elini sokmus girtlagimi karistiriyor havasinda geciyor. Bu sure boyunca benim aklimda dolasan tek soru ise bu hortumun gecmis operasyonlari... tam vazgectik derken son bir sans daha veriyor doktor civanim... bir anda bir hafiflik hissediyorum, galiba yutkunabiliyorum!!! Dunyada kilcik gordugune bu kadar sevinen ilk insan benmisim gibi hissediyorum... Hastaneden cikarken sol burun deligimin, sagdakinin uc kati olusunu umursamiyorum bile...

Yedigim burnumdan geldi lafinin ne demek oldugunu daha iyi anliyorum artik...







No comments:

Post a Comment