Bes buçuk ayımı
da doldurdum sevgili dostlar. Günler hala heyecan fırtınası halinde akıp
gitmeye devam ediyor. Önce anneannem ve büyükbabamın Yeni Zelanda ziyareti,
ardından babannelerle tanışmak için gerçekleştirilen okyanus aşırı
yolculuğumuz, şimdi yeni eve taşınma macerası filan derken ben kocaman bir kız
olup ciktim. Ilk Amerika yolculugum kayda değer oldugu için anlatmadan
geçemeyecegim…
Cok uluslu bir
ailenin üyesi olduğumdan bizim evde birisinin pasaportu digerini tutmaz. Ailenin
tek ve hakiki kiwi vatandaşi da ben oldugum için ilk aşama bana pasaport çıkartılmasıydı. Pasaport resmi meselesi çok elangirli bir konu. Hani pasaport fotoğraflarında ne kadar
isteseniz de bir terorist edasından çıkamazsınız ya, işte bu bebekken de
değişmiyor. Bir kere, çektirdigim yetmiş beş adet resmin hepsinde, yapılmaması
gereken 10 kusurlu hareketin hepsini de
yaptım. Elimin ağzımda olmadığı, sağa sola bakmadıgım, olaya annemin elinin
karışmadıgı ve benim sırıtmadığım tek resimde bebek mafyasının en dişli üyesi
görünümündeydim. Hala pasaport kontrolünden nasıl gecebildim bilemiyorum.
Ucak yolculuğu
genelde çok eğlenceliydi. Annemin bana jest yapip “first class” tan bilet almasina
cok duygulandim, hele ki kendileri ekonomide ucarken. Yatakli koltugum, acik
bufe sut servisi ve hostes teyzelerin sinirsiz eglendirme kapasitesiyle yol
nasil gecti anlamadim. Ucaga ilk bindigimizde cevre koltukta oturan amca ve teyzelerin
yuzundeki endiseli bakislari uzun yol telasina verip pek kafami takmadim. Tek
canimi sikan konu ucaktaki biriki kendini bilmezin bana “ne kadar tatli bir
oglan cocugu!” demesiydi. Tamam henuz sacim olmayabilir ama uzerimdeki pembe
kiyafetten de mi bir anlam cikmiyor.
Buyukbabamin
ciftliginde hayat yaz aylari cok zevkliymis. Uc yakisikli amcam, aslan köpek
rocky ve obez kedi skeeter ile birlikte harika vakit gecirdik. Fuller ailesinde,
dorduncu kusaktan sonra dogan ilk kiz cocugu oldugum icin kraliyet bebeginden daha
fazla prenses havam vardi. Ziyarete gelen komsular, kuzenler, ve akrabalarin yogun
ilgisiyle biraz simarmis olabilirim.
Tatil sadece
eglenceyle gecmedi tabiki... benim icin cok heyecanli yeniliklerle de doluydu.
Ilk kez karinustu donmeyi basardim tatilde!!! Kimse gormedi nasil yaptigimi ona
biraz bozuldum ama beni oyle bulduklarinda herkesin yuzundeki saskinlik cok
komikti. Yeni tatlarla tanistim bir de. Hayat sirf sutten ibaret degilmis...
muz ve avakado puresi favorilerim arasina katildi artik.
Ziyaretimiz
sirasinda ben yaslarda uc bebekle tanistim. Hepsi de birbirinden tatli seker
seyler ama, bir problemleri var ki cok
uyuyorlar. Annemle bu konuda yine aramiz acildi… herkesin boyle kolaycacik gece
boyu uyumasi uzerimdeki baskilari daha da arttiriyor. Bebek dedigin oyle kolay
uyumaz canim, bebekliginizi bilin biraz! Neyse uyku demisken bu jetlag denen
sey beni cok fena carpti. Dondugumuzden beri kendimi yemek saatlerinde koltukta
uyur buluyorum. Ne kadar dirensemde gozlerim kapaniyor etrafa bakinirken...
yani o eski halimden eser yok simdi...
| Büyükbabamdan traktör dersleri alırken |
| Tütün böceği ve ben |
| Ailecek 4-wheeler keyfi |
![]() |
| Babanne ve amcalar |
Acikcasi guzelim
yaz gunlerini birakip guney yarim kureye donmek hic kolay olmadi. Bir sonraki okyanus
asiri seyahatimizi iple cekiyorum.

No comments:
Post a Comment